Devamlı Kendini Değerlendirme Teorisi (Self Evaluation Maintanance Theory)

Yazan : Şadi Evren ŞEKER

İki kişilik bir ilişkide, kişiler arasındaki tutarsızlıklar üzerine kurulu teoridir. İlişkideki iki kişide karşısındaki ile karşılaştırdığında kendisini psikolojik olarak iyi hissetmek ister. Burada kişinin kendini değerlendirme süreci devreye girer ve kişinin kendisi hakkında ne düşündüğü önemli bir rol oynar (self evaluation). Bu kendini değerlendirme süreci, sürekli bir süreçtir ve genelde kişini psikolojik olarak yakın olduğu kişiler üzerinde kişisel gelişime bağlı olarak alçalır veya yükselir. Ayrıca kişilerin yakın arkadaşları tarafından, yabancılara göre daha fazla tehdit edildiği de söylenebilir.

Devamlı kendini değerlendirme teorisi iki kabul üzerine kuruludur:

  1. Kişi kendini değerlendirmeye devam edecek veya arttıracaktır
  2. Kendini değerlendirme, diğer kişilerle olan ilişkilerle yayılır

Kendini değerlendirme

Sürekli kendini değerlendirme teorisine göre, her birey kendisini bir değerlendirme sürecine tabi tutar ve kişinin değeri göreceli olduğu için, yani başkalarına göre bir değer ifade ettiği için değerlendirme süreci başka kişilerle karşılaştırılarak yapılır. Örneğin bir oyunda bireyin başarılı bir skor alması, bireyin kendini değerlendirme sürecine artı yönde etki edecektir. Bunun iki temel sebebi vardır, birincisi bireyin topluluk içerisinde kendisini karşılaştırdığı ve görece olarak daha üstün gördüğü bir durum oluşmuştur. İkincisi oyundaki skor herkese duyurulmuş ve bireyin üstünlüğü, bireyin yakın ilişkide bulunduğu kişilere de etki etmiştir.

Aynı zamanda bireyin yakın ilişkide olduğu kişiler üzerinde de yakınlık derecesine ve başarının büyüklüğüne göre, başarı duygusunun paylaşılması söz konusudur. Buna ayrıca yansıtma süreci (reflection process) ismi de verilir.

Kişinin başarıyı paylaşmasında önemli bir rol de (yansıtma sürecindeki önemli bir rol) kişinin kendini tanımlamasına (self-definition) bağlıdır. Örneğin bireyin kendini tanımladığı alanın dışında bir başarının yakın ilişkide olduğu bir kişi tarafından elde edilmesi durumunda kişi başarıyı paylaşmaya daha eğilimli olacaktır.

Buna karşılık kişinin kendini tanımladığı alanda, yakın arkadaşının başarısı, kişinin kendi değerlendirmesini olumsuz yönde etkileyecek çünkü kişinin kendisi ile arkadaşını karşılaştırmasına yol açan süreçte başarısızlık olarak görülecektir.

Aynı örneğe dönerek bir kişinin bir oyunda yüksek puan alması, aynı oyunda rekabet içerisinde olan ve oyun konusunda iddia sahibi diğer yakın arkadaşlarının bu skoru başarısızlık olarak görmelerine sebep olmaktadır.

Her iki ilişki türü olan yansıtma (reflection) ve karşılaştırma (comparison) sürecinde de kişiler arasındaki ilişki seviyesi ve başarının büyüklüğü önemli bir role sahiptir.

Örneğin bireyin herhangi bir başarı elde etmemesi, kendini değerlendirme sürecini tetiklememekte veya bireyden oldukça uzak ilişkideki bir kişinin başarısı yine kişinin kendini değerlendirme sürecine etki etmemektedir.

Bireyin kendini değerlendirme sürecindeki düşüşler, yani bireyin kendini değersiz hissetmesi genelde 3 farklı sonuca yol açmaktadır.

  1. İlişkideki yakınlığı azaltmak (örneğin başarılı olan arkadaş ile daha az görüşmek)
  2. Kendini tanımladığı alanı değiştirmek (örneğin farklı alanlarda hobi edinmek)
  3. Bireyin başarısını hedef almak (örneğin çok başarılı bir arkadaşının atletik başarısını engellemek için uğurlu ayakkabılarını saklamak, veya arkadaşının başarısını şansa bağlamak gibi)

Bu üç noktada da dikkat edilecek husus, bireyler arasındaki ilgi düzeyi arttıkça karşısındaki bireyin başarısının kendini değerlendirme sürecine dahil edilme eğiliminin arttığıdır.

Örnek Deney

Yapılan bir deneyde, bir araştırma için gönüllüler çağrılmış ve yanlarında en iyi arkadaşlarını getirmeleri istenmiştir. Ardından 4 kişilik odalara ikili iki grup şeklinde bu gönüllüler yerleştirilmiştir. Yani A kişisi ve en iyi arkadaşı ile B kişisi ve en iyi arkadaşı aynı odaya yerleştirilmiştir. Bu iki gruptan birisine yüksek ilgi düzeyi vermek için bireylere önemli bir liderlik deneyi yapıldığı söylenmiş (örneğin a kişisi ve arkadaşı olsun) diğer ikiliye ise sıradan ve önemsiz bir deney yapıldığı ifade edilerek düşük ilgi düzeyi oluşturulmuştur (örneğin b kişisi ve arkadaşı olsun).

Ardından 4 kişilik odalara sorular yöneltilmiş ve arkadaşının şifresini tahmin etmesi gibi birlikte çalışmayı gerektirici oyunlar yöneltilmiştir (basitçe şifreyi sormak dışında herhangi başka bir soru sorabilecekleri soru oyunları olarak düşünülebilir).

Yüksek ilgi düzeyi olan gruplarda arkadaşlarının yardımı çok az olurken ve hatta odadaki diğer kişiler yardımcı olurken (örneğin sorunun a kişisine veya arkadaşına sorulması durumunda b kişisi veya arkadaşının daha fazla yardımcı olduğu gözlenirken) düşük ilgi düzeyindeki arkadaşların birbirine yardımcı olma oranının çok daha yüksek olduğu görülmüştür. Tesser ve Smith 13 deneyden 10’u gibi yüksek bir oranda davranışın bu şekilde olduğunu ortaya koymuştur.

kendini_degerlendirme

Yukarıdaki bilgiler ışığında bir kişinin kendini değerlendirme sürecinde, kendisi ile ilgili görüşü, diğer yakın ilişkideki kişilerin başarısı arttıkça azalmakta veya azaldıkça artmaktadır (ters yönlü ilişki). Ve yine ilişkinin yakınlığı azaldıkça ilgi düzeyi de azalmaktadır. Bu durum yukarıdaki şekilde gösterilebilir.

Kaynaklar

[1] Feld, S. L. (1991). "Why Your Friends Have More Friends Than You Do". American Journal of Sociology 96 (6): 1464–1477. doi:10.1086/229693. JSTOR 2781907.

[2] Fiske, S. T. (2004). Social Beings: A core motives approach to social psychology. Hoboken, NJ: Wiley. ISBN 0-471-14529-7.

[3] Tesser, A.; Schwarz, N., eds. (2001). Intraindividual processes. Blackwell Handbook of Social Psychology. Malden, MA: Blackwell. ISBN 0-631-21033-4.

[4] Zuckerman, Ezra W.; Jost, John T. (2001). "What Makes You Think You're so Popular? Self-Evaluation Maintenance and the Subjective Side of the ‘Friendship Paradox’". Social Psychology Quarterly 64 (3): 207–223. JSTOR 3090112.

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.