Yazan : Şadi Evren ŞEKER
Bu yazının amacı, literatürde antipozitivizm olarak geçen kavramı açıklamaktır. Açıklamaya başlamadan önce, belirtmek gerekir ki, her anti- ön eki ile başlayan kavram gibi antipozitivizm de pozitivizm kavramını kabul etmektedir. Hatta doğru ve faydalı da bulmaktadır. Antipozitivist yaklaşım daha çok pozitivizmin doğasında yer alan, deneycilik (deneysellik, emprisyonizm) veya bilimsel metotların sosyal bilimler için kullanılmasına karşı çıkarlar.
Diğer bir deyişle, bir antipozitivist, matematik, ekonomi, fizik veya kimya gibi bilimlerde deneysel yaklaşımı, modelleme, formüllendirme gibi araçları kullanabilir, bunlara karşı çıkmayabilir. Ancak mesele bu araçların sosyal bilimlerde kullanılmasına gelince, antipozitivistlerin savunduğu tez, bu yöntemlerin nicelik (kemmiyet, kantitatif, quantitative) yaklaşımlar için çalışabileceği ancak sosyal bilimlerin nitelik (keyfiyet, kalitatif, qualitative) çalışmalar gerektirdiğidir.
Örneğin bir toplum araştırmasında, pozitivistlerin kullandığı metotlar, anketlere veya deneylere dayanırken, antipozitivistlerin yaklaşımları, etnografik çerçevelere, diyalog veya nutuklara, hatta ucu açık soru ve cevaplara dayanabilir.
Günümüzde iki yaklaşımın da birbiri ile ortak çalıştığı örnekler görülmektedir.
Pozitivist yaklaşımın sosyal bilimlerde kullanılmasına, Max Weber ve Jürgen Habermas (frankfurt okulu) karşı çıkmışlardır. Örneğin Habermas, pozitivizmi, bilimsel yaklaşımların teke indirgenmesi olarak tanımlarken, tarih ve sosyal bilimlerin olgu olarak bu tek bilimle algılanmasının imkansız olduğunu, her olayın kendi dünyasında ele alınması gerektiğini ve "bilimsel" yaklaşımların bundan uzak olduğunu söylemektedir.