Yazan : Şadi Evren ŞEKER
Enformasyon toplumu, genel olarak bir toplumun temel faaliyetlerinde enformasyonun belirgin bir rol oynadığı toplum olarak tanımlanabilir. Enformasyonun önemli rol oynadığı 3 temel faaliyet aşağıdaki şekilde tanımlanabilir [1]:
- Ekonomik faaliyetler
- Politik faaliyetler
- Kültürel faaliyetler
Bu faaliyetlerin enformasyon sistemleri (IT) üzerine taşınması ve diğer toplumlara göre rekabet üstünlüğü sağlanması enformasyon topluluğunun altındaki amaçlardan birisidir.
Enformasyon topluluğunun bilgi ekonomisi ile etkileşimi de söz konusudur. Enformasyon toplulukları ekonomik modellerini bilgi ekonomisi üzerine kurgular ve bilgi üzerine kurulu refah modeli geliştirirken aynı zamanda bilgi ekonomisinin de enformasyon topluluklarını ivmelendiren yapısından söz etmek mümkündür [2][3].
Enformasyon topluluklarını oluşturan bireylere bazı kaynaklarda “dijital vatandaş” (digital citizen) ismi de verilmektedir [1]. Dijital vatandaş ifadesi aslında enformasyon topluluğuna geçişindeki bireyleri ifade için kullanılan çok sayıdaki ifadelerden birisidir ve enformasyon toplumu dönüşümünün tamamlanmasının ardından bu şekilde ifadelere ihtiyaç ortadan kalkacaktır (bütün vatandaşların dijital vatandaş olduğu bir ortamda vatandaşları ayırt edici ilave bir terim anlamını yitirecektir).
Endüstri devriminin ardından endüstrileşmiş ülkeleri ve bu ülkelerdeki toplum ve bireyleri tanımlayan terimlere, teorilere ve modellere benzer şekilde enformasyon dönüşümü için de benzer ifadeler kullanılmakta ve teknolojik, ekonomik, davranışsal, konumsal veya kültürel boyutlardaki değişimleri ifade için enformasyon toplumu tanımına başvurulmaktadır.
Tarihsel Süreç
Enformasyon toplumlarının tam olarak ne zaman başladığı ile ilgili tartışmalar olsa da genel olarak 1970’lerden günümüze kadar gelen sürecin sürekli bir dönüşüm süreci olduğu söylenebilir. Bu sürecin ne zaman biteceği veya hangi kavramların enformasyon toplumu tanımına alınıp hangilerinin alınmayacağı ile ilgili de kesin bir yargı bulunmamaktadır. Kesin olan bir şey, internetin enformasyon toplumu dönüşümünü hızlandırdığıdır.
Enformasyon toplumunun Ölçülmesi
Literatürdeki diğer tartışmalı bir konu ise enformasyon toplumu ile ilgili ölçekleme ve ölçüm değerleridir. Örneğin dünyanın veri saklama kapasitesi ile enformasyon toplumu arasında bir ilişki kuran çalışmalar bulunmaktadır.
1986 yılında kişi başına düşen saklama kapasitesi 1 CD-Rom’un altında iken (yaklaşık 539MB), 2007 yılında kişi başına 60 CD-Rom’a karşılık gelecek büyüklüğe erişmiştir. Sadece 4 yıl sonra 2011 yılında ise bu kapasite 263 CD-Rom’a karşılık gelecek büyüklüğe erişmiştir ve her geçen yıl hızlanarak artan veri miktarlarından bahsetmek mümkündür [4] .
Yukarıdaki şekilde 1986 ve 2007 yılları arasındaki veri saklama kapasitesindeki değişim görselleştirilmiştir. Buna göre ilk başlarda analog olarak (kaset gibi ortamlar) başlayan kayıtlar daha sonra dijital (diskler veya hafızalar gibi) ortamlara dönüşmüş ve analog kayıt giderek ağırlığını yitirmiştir.
Diğer bir ölçüm yöntemi ise toplumun internete erişim oranları üzerinden yapılmaktadır. Bu yaklaşıma göre, toplumdaki internete erişebilen kişi yüzdesi toplumun enformasyon toplumuna geçiş oranını göstermek için kullanılabilir.
Yukarıdaki şekilde, gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve az gelişmiş ülkeler arasında karşılaştırmalı bir grafik verilmiştir [5].
Ekonomik Geçişlilik (Economic Transition)
Peter Drucker tarafından bilgiye (knowledge) dayalı ekonomi ile maddeye dayalı ekonomi arasında bir geçiş olduğu öne sürülmüştür [6][7]. Buna karşılık bazı çalışmalarda giderek artan oranda bilgi üreten bilgi ekonomisi ile maddeye dayalı ekonominin bilgi kullanımının artması arasında da ilişki kurulmaktadır. Yani bir işletmenin çıktısının bilgi olması elbette bilgi ekonomisi için bir önem arz etmektedir ancak neredeyse bütün ekonomiler de bilgi yönetiminden faydalanma yolunda ilerlemektedir ve bu iki kavram birbirinden bazı çalışmalarda ayrılmıştır [8].
Ayrıca üretim yapısının bilgiye dayalı olması veya üretilen değerin bilgi olması dışında bu üretim sisteminin kültür ve politikalara yaptığı etkilerin de toplumun ve ekonomik algının dönüşümündeki etkisi tartışılmıştır [9].
Günümüzde sosyal ağların da etkisi ile ağ topluluğu (network society) ismi verilen yeni bir dönüşüm yaşanmıştır. Artık dünyanın çok farklı noktalarından çok farklı kişilikler bir araya gelerek tek bir ortak amaç için çalışabilmekte ve motive olabilmektedir. (bkz. Kitle kaynak (crowd source))
Eleştiriler
Enformasyon topluluğu ile ilgili eleştiriler de bulunmaktadır. Literatüde geçen bazı karşı görüşler aşağıdaki şekilde sıralanbilir:
- Yeni çağ algısı: Genel olarak yapılan eleştiriler tamamen yeni bir çağa girildiği ve bir devrin kapandığı algısının yanlış olduğu yönündedir. Örneğin enformasyon yazının bulunmasından günümüze kadar devam eden birikimin bir sonucudur ve kesin bir hatla zamanın ikiye ayrılması doğru değildir.
- Enformasyon topluluğu ile ilgili en önemli eleştirilerden birisi de kapitalist yaklaşımıdır. Buna göre bilginin de sermaye gibi birikmesi ve ekonomik, politik ve kültürel bir sahipliğe doğru giden analizlere sebep olması mümkündür. Yani enformasyon topluluğu ile ilgili araştırmaların çoğunda sermayenin yerini enformasyonun / bilginin almış olması aslında bu çalışmaların kapitalist bir gözle yapılıyor olmasının sonucudur ve bu alandaki çalışmaların akıbetini olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin enformasyon topluluğunun doğurduğu küreselleşme (globalization) ve bilgilendirme (informatization) kavramları aslında kapitalist yaklaşımın birer uzantısıdır. Örneğin Frank Webster bu açıdan bakıldığında 19. Yüzyıldaki libertenyenist (devletten özgürlükçü) kapitalist yaklaşımının (liassez faire), 20. Yüzyıldaki kurumsal kapitalizmin (corporate capitsim) devamı olarak 21. Yüzyılda enformasyon kapitalizminin geldiğini iddia etmektedir [10].
Dörtlü Sektör Ekonomisi (Quarternary Sector of the Economy)
Enformasyon üretimi ve paylaşımı ile başlayan ve bu amaçla geliştirilen, enformasyon teknolojileri, danışmanlıklar, eğitim, araştırma geliştirme, finansal planlama ve bütün diğer bilgi tabanlı (knowledge-based) hizmetleri tanımlayan ekonomik modeli açıklamak için kullanılan bir modeldir.
Ekonominin dörtlü sektörü, bilgi ve yetenek üzerine kuruludur. Genel olarak aşağıdaki hizmet sektörleri ile doğrudan etkileşim içerisinde olduğu söylenebilir [11][12][13][14]:
- Enformasyon servisleri
- Hesaplama ve ICT (Enformasyon ve haberleşme teknolojileri, Information and communication Technologies)
- Danışmanlık sektörü (iş dünyasına yapılan bilgi hizmetleri)
- Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme, R&D), özellikle bilimsel alanda yapılan araştırmalar ve neticesinde bilgi ve enformasyon üretimi
- Bazı araştırmalarda Eğlence sektörü de beşinci kaynak sektör olarak geçmektedir ancak bunu kabul etmeyen araştırmalar da bulunmaktadır.
Dörtlü sektör ekonomisi modeli aslında endüstride daha önceden var olan üçlü sektör ekonomik modelinin bir devamı şeklinde görülebilir. Bu modelde malzeme (material) birinci sektörü, üretim (manufacturing) ikinci sektörü ve hizmetler (services) üçüncü sektörü oluşturmak üzere, üç ekonomik sektörü oluşturmakta olup endüstiryel gelişimi açıklamak için kullanılabilmektedir. Üçlü ekonomi sektörleri modelinde gelişme üç aşamada ele alınmaktadır ve bu durum aşağıdaki tablodaki gibi gösterilebilir:
Malzeme | Üretim | Hizmet | |
Birinci Aşama (Geleneksel Medeniyetler) | %70 | %20 | %10 |
İkinci Aşama (Dönüşüm Medeniyetleri) | %40 | %40 | %20 |
Üçüncü Aşama (Üçüncül Medeniyetler) | %10 | %20 | %70 |
Buna göre herhangi bir medeniyet yukarıdaki üç aşamadan birisinde olabilir.
Bu yazı yazılırken Türkiyenin durumunu gösteren bir araştırma aşağıdaki şekildedir:
GSYH içerisindeki paylarına göre : Tarım %7.8, Sanayi %19.8 ve Hizmet %72.6 (kaynak DPT 2012)
İstihdam oranlarına göre (TÜİK 2010): Tarım %25.2, Sanayi %28.2 ve Hizmet %46.6
Kısacası Türkiye için üçlü ekonomik sektör analizine göre üçüncül medeniyet benzetmesi yapılabilir. Ancak durum endüstriyel yaklaşımın ötesine geçmiş ve artık bilgi topluluğu açısından ele alınmaktadır. İşte dördüncül yaklaşım da burada devreye girmektedir. Yani eğitim seviyesine bağlı olarak üretilen enformasyon değerlerine bakılan dördüncül sektör yaklaşımında iş gücünün hizmet sektörünün de ötesine geçmesi beklenir. Örneğin marka değerlerinin oluşması, dünya çapında firmaların ortaya çıkması, patent ve telif hakları gibi değerlerin çoğalması gibi çok sayıda farklı ölçülerden dördüncül sektör ele alınmaktadır.
Yukarıdaki şekilde, bahsi geçen dört sektörün zaman içerisinde nasıl hareket ettiği gösterilmiştir. Buna göre birinci sektörün yani tarım ve madencilik gibi malzemeye dayalı sektörde çalışanların sayısının azalması beklenirken üçüncül sektörün net bir şekilde artması istenir. İkincil sektör olan üretim sektörü ise zaman içerisinde gelişime yol açacak şekilde dalgalanmalıdır. Yani önce artıp sonra azalmasının sebebi gelişme sürecini tetikleyen eşiğe toplumu ulaştırma ihtiyacıdır. Son olarak dördüncül sektör olan bilgi sektörünün zaman içerisinde ikincil sektör olan üretim sektörünü dolduracak şekilde devreye girmesi beklenir. Buna göre üretim sektörü zirve noktasına ulaştıktan ve sanayileşme tamamlandıktan sonra bilgi sektörüne geçiş başlamakta ve toplum üretim sektöründen bilgi sektörüne kayabilmektedir.
Kaynaklar
[1] Beniger, James R. (1986). The Control Revolution: Technological and Economic Origins of the Information Society. Cambridge, Mass.: Harvard University Press.
[2] Seker, S.E. (2014), Bilgi Ekonomisi (Knowledge Economy), YBS Ansiklopedi, v.1, is. 3, pp. 14 - 17.
[3] Webster, Frank (2002). Theories of the Information Society. Cambridge: Routledge.
[4] "The World’s Technological Capacity to Store, Communicate, and Compute Information", Martin Hilbert and Priscila López (2011), Science (journal), 332(6025), 60-65; free access to the article through here: martinhilbert.net/WorldInfoCapacity.html
[5] "Internet users per 100 inhabitants 2006-2013", International Telecommunications Union, Geneva, accessed 3 June 2013
[6] Peter Drucker (1969) The Age of Discontinuity. London: Heinemann
[7] Seker, S.E. (2014), Bilgi Yönetimi (Knowledge Management), YBS Ansiklopedi v.1, is.3, pp. 8-14.
[8] Marc Porat (1977) The Information Economy. Washington, DC: US Department of Commerce
[9] Peter Glotz (1999) Die beschleunigte Gesellschaft. Kulturkämpfe im digitalen Kapitalismus. München: Kindler.
[10] Frank Webster (2006) Theories of the Information Society. 3rd edition. London: Routledge
[11]Tor Selstad (1990). "The rise of the quarternary sector. The regional dimension of knowledge-based services in Norway, 1970-1985". informaworld. ... knowledge-based services ...
[12]Peter Busch (1967). "Tacit Knowledge in Organizational Learning". Tacit Knowledge in Organizational Learning. see page .. The quarternary sector of industry is the sector of industry that involves the intellectual services. That is research, development, and information.
[13] "ICTs, industry and the new teacher model". Asian Correspondent. 2010-06-17. In Australia, the service sector accounts for 70 per cent of the country’s economic activity. Within the service sector, however, more intellectual activities such as government, education, culture and media, can be further defined as the ‘quarternary’ sector of economy. These activities are typically not measured in monetary value but they significantly contribute to the economy.
[14] press release (Feb 19, 2010). "TEXT-Fitch: Investment to increase in India's healthcare sector". Reuters. Fitch notes that newly commissioned hospitals and improved occupancy rates at existing ones will drive revenue growth. Better capacity utilisation and increased focus on higher-margin tertiary and quarternary healthcare services are expected to boost profitability, and improve cash flow from operations (CFO).